Kaçıngan Bağlanma Stili
‘’Kaçıngan bağlanan kişiler, yakınlık istemek yerine yakınlıktan ve bağ kurmaktan kaçınma eğilimindedirler. Kendilerini kendi kendine yeterli, bağlanma duygularına karşı savunmasız ve yakın ilişkilere ihtiyaç duymayan kişiler olarak görürler.’’
Aslında “bağlanma sorunu” olarak da açıklanabilecek bu kavramın temeli çocukluğa dayanıyor. İlk kez Bowlby tarafından ortaya atılan bağlanma kavramı bebeklerin, ebeveynlerine ya da onlara bakan kişilere olan bağlanma şekilleri ile açıklanabilir. Bebekler doğduklarında savunmasız oldukları için içgüdüsel olarak onları dış dünyadaki tehlikelerden koruyacak, onları kollayacak ve sakinleştirecek kişilerin varlığına ihtiyaç duyarlar. Bu kişiler genellikle ebeveynler ya da bebeklere bakan kişilerdir. Bebekler bu kişilere bağlanır ve bu bağlanmanın şekli, bebeğin ona stres veren durumlarda bu kişiyle ilişkisine bağlıdır. Bebeklik çağında sağlıklı bir bağlanma şekli geliştirememiş bireyler, yetişkinlikte romantik ilişkilerinde aynı bağlanma sorunlarıyla karşı karşıya gelebilirler.
Bağlanma teorisi nedir?
Bağlanma bebeklik döneminde birincil bakım verenler ile (genellikle anne ve baba) kurulan derin ve uzun süreli duygusal bağı ifade eder. Bebekler tehdit içeren veya endişe verici durumlarla karşı karşıya kaldıklarında, bu problemlerle baş edebilmek için bakım verenlerinin desteğine ve yakınlığa ihtiyaç duyarlar. Bu ihtiyaçların karşılanıp karşılanmadığı veya nasıl karşılandığı yalnızca çocukluk dönemindeki gelişimimizi değil aynı zamanda yetişkinlik döneminde kurduğumuz ilişkilerin niteliğini de etkilemektedir.
Ebeveynlerinden veya birincil bakım verenlerinden yeteri kadar sevgi ve ilgi görmemiş, iletişimsiz bir ortamda büyümüş çocuklar kendi benlik algılarını korumak için kaçıngan bağlanma stilini benimserler. Kaçınmacı bağlanmaya sahip çocuklar hem fiziksel hem de duygusal olarak çok bağımsız hale gelebilirler. İletişim kurmazlar, kendi içlerine dönük yaşarlar. Duygularını ifade edebilecek uygun bir ortam sağlanmadığı için çocukluktan itibaren iletişim kurmaktan kaçarlar. Yetişkinlik döneminde de çocuklukta yaşadıklarının etkisiyle iletişimin, ilişki kurmanın önemini reddederler.
Kaçıngan- Güvensiz bağlanan, çocukluk örüntülerinde can yakılıp travmatize olmuş kişiler, yetişkin hayatında otomatikleşmiş bilinçaltı savunma mekanizmalarıyla kendini korur. Bu koruma sisteminin asıl hedefi yakın bir ilişkiyi sürdürmek için kendini güvende hissetmek, yakınlaşmak, sıcak bir bağ kurabilmektir. Fakat geçmiş hikayeleri nedeniyle kalbini açtığı herkesin tekrar canını yakabileceği tehdidini korkuyla içlerinde saklı tuttuklarından, kendilerine değer veren, düşünceli ve nazik insanlarla ilişki kurmayı denediklerinde dahi duygusal yakınlık bir tehdit haline gelebilir.
Kaçıngan bağlanma stiline sahip kişiler yakınlığı ve yakınlaşmayı özgürlüğü kaybetmekle eşdeğer tutarlar. Bu kişiler partnerlerinin duygusal ihtiyaçlarına karşılık vermekte zorlanırlar. En derin hislerini paylaşmamayı tercih ederler. Güvenmekte zorluk çekerler. Tek bir partnerle yakınlık kurmak yerine bağlanmanın gerçekleşmediği yüzeysel ya da tek gecelik ilişkileri tercih ederler.
Bir başka deyişle, kodunuz başkalarına ihtiyaç duymamanız için çalışmaktadır. Bu hayatta sadece kendinize güvenebileceğiniz inancı derindir. Bu noktada anlamanız gereken bağımsız olmakla sadece kendinize güveniyor olmanın aynı şey olmadığıdır. Başkalarına güvenmeyi seçebilir, bazı anlarda başkalarına ihtiyaç duyabilir fakat hala bağımsız ve kendi ayakları üzerinde sağlam duran bir birey olabilirsiniz. Kaçıngan bağlanmış kişilerin her ne kadar ilişkilerinde yakınlık kurma isteği olsa da reddedilme korkusundan dolayı bu isteği engellerler.
İlişkide güvensizliklerini korumak için farkına varmadan birlikte oldukları kişilerin olumsuz yanlarına odaklanılanırlar. Mükemmel partneri bulma arayışında onlar için kimse doğru kişi olmaz. Bağımsızlıklarını korumak için yaptıkları manevralar etrafındaki kişilerin onlardan uzaklaşmasına sebep olur. Durum böyle olunca uzun süreli ilişkiler yürütemezler ve güvensizlerini pekiştirecek kısa süreli birliktelikler yaşarlar. İlişki kurmak ve bu ilişkide yakınlık ve derinlik sağlamak bir ihtiyaç olduğu halde kaçıngan bağlanma stili bu ihtiyacı gidermede zorlu bir engel oluşturur.
Araştırmalar kayıtsız/ kaçıngan bağlanma tarzına sahip bireylerin duygularını yoğun bir şekilde bastırmaya çalıştıklarını ve hislerini sakladıklarını göstermiştir. Bu bireyler, reddedilme korkusunu ve durumunu yaşamamak için kendilerini çevresindekilere ve partnerlerine yaklaştırmaz, onlarla yakın ilişkiler içine girmekten kaçınırlar.
Bağlanma stilleri değişebilir mi?
Bir yetişkin olarak daha güvenli bir bağlanma stili geliştirmek mümkündür. Araştırmalar, farklı terapi ekollerinin geçmiş duygusal deneyimleri keşfetmede ve bu deneyimlerin yetişkinlik dönemindeki ilişkilere etkilerini anlamlandırmada, ilişkiye dair rasyonel olmayan beklenti ve tutumların değiştirilmesinde, baş etme becerilerinin geliştirilmesine yardımcı olarak güvensiz bağlanma stillerinin büyük ölçüde daha güvenli bağlanma örüntülerine dönüşmesinde etkili olduğunu göstermektedir.